22 Eylül 2025 tarihli ve 33025 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 20 Mart 2025 tarihli Anayasa Mahkemesi (“AYM”) kararı, toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında bırakılan çalışanlara ilişkin önemli değerlendirmeler içermektedir.

Söz konusu AYM kararına konu olan olayda, Türkiye Maden-İş sendikası ilgili işyerinde yetkili sendikadır. Muhasebe şefi olarak görev yapan başvurucu, sendika üyesi olmasına rağmen, beyaz yakalı çalışan olduğu gerekçesiyle çalıştığı dönemde üç yıllık periyotlarla iki kez imzalanan toplu iş sözleşmesinin kapsamı dışında bırakıldığını, uzun yıllar boyunca sendikalı işçilere verilen zamların kapsam dışı personele de uygulandığını, ancak 2007’den itibaren bu uygulamaya son verildiğini belirterek, işçilik alacağı talepli dava açmıştır.

İlk derece mahkemesi, başvurucunun kapsam dışı personel olması nedeniyle zamlardan yararlanamamasının eşit işlem borcuna aykırılık oluşturmadığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. İstinaf başvurusu üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi, eşit işlem borcu kapsamında objektif neden bulunmadığı halde, kapsam dışı olup da zamlardan faydalanan bir çalışanın bulunduğunun tespiti halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur. Yeniden yargılama yapan ilk derece mahkemesi, toplu iş sözleşmesi zamlarının hiçbir kapsam dışı personele uygulanmadığını tespit ederek davayı tekrar reddetmiş, istinaf mahkemesi de kararı bu hali ile onamıştır. Bunun üzerine başvurucu AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştur.

AYM, söz konusu durumun anayasal bir hak olan sendika hakkını ihlal edip etmediği yönünden bir değerlendirme yapmıştır. Bu değerlendirmeyi yaparken AYM, ulusal ve uluslararası hukuk düzenlemeleri ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına atıfla, herkesin toplu iş sözleşmesi yapma ve bundan yararlanma hakkına sahip olduğununun altını çizmiş, 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 39. maddesi uyarınca yalnızca “işveren vekilleri” ile “toplu iş sözleşmesi görüşmelerine işvereni temsilen katılanların” bu haktan yararlanamayacağını açıkça belirtmiştir.

AYM ayrıca değerlendirmesinde, Yargıtay’ın da toplu iş sözleşmesinden yararlandırılma bakımından beyaz yakalı-mavi yakalı ayrımının normatif bir dayanağı olmadığını tespit ettiğini vurgulamıştır. AYM, atıf yaptığı 2024 tarihli Yargıtay kararında, Yargıtay’ın toplu iş sözleşmesinden yararlanma konusunda çalışanın yaptığı iş, ve buna bağlı görev ve sorumlulukları, aldığı ücret ile işyeri organizasyonu içerisinde yönetici kabul edilebilecek bir pozisyonda bulunup bulunmadığı hususlarının detaylı bir şekilde irdelenmesi gerektiği yönündeki tespitinin de altını çizmiştir. Bununla birlikte AYM, bu kriterlerin kanunda öngörülen “işveren vekili sıfatı” ve “işvereni temsilen toplu iş sözleşmesi görüşmelerine katılma” dışında sınırlayıcı ölçütler olarak uygulanmasının sendika hakkına aykırılık teşkil edeceğini de belirtmiştir.

Sonuç olarak AYM, başvurucunun yalnızca beyaz yakalı çalışan olması gerekçesiyle toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında bırakılmasını sendika hakkının ihlali saymış ve ayrıca başvurucuya manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir.

AYM’nin bu kararı, hem mevcut hem de ileride akdedilecek toplu iş sözleşmelerinde yer alan “kapsam dışı çalışan” tanımlarını ve bu kapsamın işveren ve sendika arasında serbestçe belirlenmesinin hukuken geçerliliğini tartışmaya açan önemli bir içtihat olarak öne çıkmaktadır.

Paylaş


Yasal Bilgilendirme

Bu içerik sadece bilgilendirme amaçlı olup hukuki görüş içermemektedir. İçerikteki konulara ilişkin bir sorunuz olması halinde lütfen bizi arayınız. Tüm hakları saklıdır.


İlginizi Çekebilir

Privacy Preference Center